SEO'nun Gözünden: Site Hızı Optimizasyonu – Yavaş Sitelere Kendi Ellerimizle Götürmeyelim Artık!
O Sayfa Açılacak Değil Miydi? Yoksa...
Abi şimdi bir düşünsene, internette geziyorsun. Bir siteye tıkladın, tıkladın... Tıkladın yani. Ama o sayfa gelmiyor. Bir yuvarlak dönüyor, dönüyor, dönüyor. Sanki siteye değil, zaman makinesine binmişsin, sayfanın açılmasını değil, geleceğin teknolojisini bekliyorsun. Sinirlerin hopluyor, sabır kalmıyor, içinden 'Yahu bu siteyi yapan kör müydü?' diye geçiriyorsun, değil mi?
İşte tam olarak *o* his, senin yavaş sitene giren ziyaretçinin hissi. O hisse kapılan adam saniyeler içinde oradan topuklar, bir daha da adımını atmaz. Senin bütün o emek verip tasarladığın site, yazdığın içerik, sattığın harika ürünler (varsa tabii), hepsi boşuna gider. Kimse o bekleyişe katlanmak zorunda değil, hele de internetin ışık hızına yaklaştığı bu devirde.
Bugün seninle tam da bu sinir bozucu duruma el atacağız. Konumuz net: Site Hızını Optimize Etmek İçin İpucu değil, aslında İPUÇLARI! Neden mi önemli? Çünkü **SEO** performansın için hayati, çünkü ziyaretçilerini elinde tutmak istiyorsan bu şart, çünkü Google amca da hızlı siteleri seviyor (ayıp değil ya!). Gel abi şöyle, yavaşlığa bir elveda diyelim, ama biraz da dalga geçerek tabii.
SEO'nun Gözünden: Google Neden Yavaşları Sevmez, PageSpeed Ne Der?
Şimdi gelelim işin asıl 'ciddi' kısmına. Yani ciddi dediğime bakma, bu işte de mizah var. **SEO** denen o sihirli kelime var ya... İşte o, yavaş sitelere karşı alerjik. Düşünsene, Google'ın amacı ne? Kullanıcıya en alakalı ve *en iyi deneyimi sunan* sonuçları göstermek. E şimdi sen yavaş bir siteyle geliyorsun, kullanıcı sayfaya giremeden çıkıyor (buna 'Hemen Çıkma Oranı' diyorlar, havalı değil mi?), Google ne düşünüyor sanıyorsun?
'Hım, bu sitede bir gariplik var. İnsanlar hemen kaçıyor. Demek ki pek hoşlarına gitmedi. Benim de bunu üst sıralarda göstermemem lazım ki diğer kullanıcılar da aynı hayal kırıklığını yaşamasın.' Bingo! Sıralamalarda aşağı düşüyorsun. Tebrikler, kendi kazdığın kuyuya düştün!
Google sağ olsun, bize bu konuda yardımcı olmak için PageSpeed adında bir araç sunmuş. Gidiyorsun oraya sitenin adresini yazıyorsun, o da sana bir puan veriyor. Genelde o puanı gördüğünde ufak bir kalp krizi geçiriyorsun, normal. İşte o PageSpeed puanı, Google'ın sitenin hızını nasıl gördüğünün bir özeti. Düşük puan alıyorsan, Google sana 'Evladım sen ne yaptın böyle? Burası internet, 56K modem dönemi bitti!' diyor aslında. Yani PageSpeed sadece bir puan değil, aynı zamanda Google'ın sana attığı bir nazik uyarı (ya da bazen kaba bir tokat).
Peki PageSpeed sadece mobilde mi var? Hayır abi, masaüstü için de var. Çünkü insanlar artık her cihazdan geziyor. Ve her cihazda hızlı olmak lüks değil, zorunluluk. Özellikle mobilde yavaşsan, geçmiş olsun. Mobil kullanıcıların sabrı masaüstü kullanıcılarından bile az. Telefonu saniyeler içinde kapatıp başka siteye geçerler, adını bile hatırlamazlar.
Yani özetle, **SEO** istiyorsan, Google'ı mutlu etmek istiyorsan, kullanıcıyı kaçırmamak istiyorsan, PageSpeed puanını *utanılmayacak* seviyelere getirmen şart. Yoksa bütün SEO çabaların, anahtar kelime avcılıkların, backlink inşaatların boşa gider, söylemedi deme.
Görseller Kabusu: O Yüklediğin Resim mi, Duvar Tablosu mu Belli Değil! Smush.it Gel Yetiş!
Site hızı optimizasyonunda en büyük günah nedir diye sorsalar, düşünmeden 'Devasa görseller!' derim. Abi, sen siteye resim mi yüklüyorsun, yoksa dijital sanat müzesi mi açıyorsun? Görüyorum o siteleri; 500 piksel genişliğindeki bir alana 4000 piksel eninde, 10 MB boyutunda JPEG atmışlar. Neden? Bilmiyor musun, bilerek mi yapıyorsun, amaç ne?
Düşünsene, bir sayfa açılıyor, ama açılırken bir kamyon dolusu tuğla indiriyormuş gibi. O tuğlaların her biri de bir resim. E kardeşim, tarayıcı da insan gibi yani, hepsini birden nasıl işlesin? Nefes alması lazım. Hele mobil internetten giren adamın kontörleri bitti senin yüzünden, haberin var mı?
Neyse ki bu görseller kabusuna karşı ilaçlar var. İşte tam burada Smush.it gibi araçlar (ya da benzerleri) devreye giriyor. Bunlar ne yapıyor biliyor musun? Senin o devasa, gereksiz detaylarla dolu görsellerini alıyor, kalitesinden çok da bir şey kaybetmeden boyutunu küçültüyor. Sanki bir sihirbaz değneği değdiriyor gibi. Senin 10 MB'lık resim oluyor 200 KB. Hem de gözle fark edemeyeceğin bir kalite farkıyla.
Yani Smush.it gibi araçlar, resimlerin ruhunu almadan sadece gereksiz ağırlıklarından kurtarıyor. Siteye giren tarayıcı da 'Oh be!' diyor, 'Nihayet yükü hafifledi.' ve sayfayı çat diye açıyor. Sen de hem ziyaretçiyi mutlu ediyorsun, hem Google'ı (çünkü PageSpeed puanın artıyor), hem de kendini (çünkü siten daha hızlı).
Bu sadece resimleri küçültmekle de bitmiyor aslında. Doğru formatı kullanmak da önemli (JPEG mi, PNG mi, WebP mi?). Tembellik yapıp 500px göstereceğin yere 2000px'lik resim koymak? Tembellik yapmayın beyler bayanlar! Her pikselin bir maliyeti var, hem sunucu trafiği hem de ziyaretçinin bekleme süresi açısından.
O yüzden ilk adım: Git siteye yüklediğin tüm görselleri kontrol et. Sanki telefonunun galerisini temizler gibi acımasız ol. Gerekiyorsa Smush.it veya muadili bir araç kullan. Göreceksin, siten derin bir nefes alacak ve sana teşekkür edecek.
Pekiştirme Konusu: Shopify Mağazalarının Hız Dramı – O Para Sepette Kalmayacak Kardeşim!
Şimdi geldik asıl can alıcı noktalardan birine. Eğer bir Shopify mağazan varsa, bu hız konusu senin için sadece bir **SEO** ipucu olmaktan çıkıyor, direkt olarak cüzdanını ilgilendiren bir meseleye dönüşüyor.
Düşünsene, fiziksel bir mağaza açtın. Vitrinine harika ürünler koydun, içeriyi şık dekore ettin, kasaya da en güler yüzlü personeli koydun. Ama gel gör ki mağazanın kapısı aşırı yavaş açılıyor. Adam kapıya geliyor, itiyor, itiyor... Kapı gıcırdayarak, ağır ağır açılıyor. Adamın yarısı içeri giriyor, yarısı dışarıda kalıyor. Hatta kuyruk oluşuyor kapıda. O sırada yan mağazanın kapısı çat diye açılıyor ve insanlar oraya akın ediyor.
İşte yavaş bir Shopify mağazası tam olarak budur. Sen ne kadar güzel ürünler listele, ne kadar iyi pazarlama yap, eğer sayfa açılırken ziyaretçiyi bekletiyorsan, o adam sepete eklemeyi falan unut, direkt "X" tuşuna basar. E-ticarette hız demek, direkt para demektir. Bir saniyelik gecikmenin bile dönüşüm oranlarını (yani satış yapma ihtimalini) ne kadar düşürdüğüne dair yüzlerce araştırma var. Bu benim uydurmam değil, bu acı gerçek.
Özellikle Shopify'da kullandığın temalar, yüklediğin uygulamalar (app'ler), attığın görseller, hepsi site hızını etkiler. Bazı temalar görsel şölen sunarken arka planda can çekişebilir. Bazı uygulamalar işini görür ama siteye gereksiz kod yükleyebilir. Senin burada bilinçli olman lazım. Her eklediğin şeyin bir 'performans bedeli' var mı diye düşünmen lazım.
Yani Shopify kullanıcısı kardeşim, senin için site hızı sadece Google amcanın istediği bir şey değil. Senin cebinden çıkacak para demek. Müşterinin o 'Sepete Ekle' ya da 'Şimdi Satın Al' butonuna tıklamadan gitmesi demek. Bu yüzden Shopify sitende hıza ekstra özen göstermelisin. PageSpeed skoruna bak, temalarını ve uygulamalarını optimize et, ve tabii ki o görselleri acilen Smush.it gibi araçlarla sıkıştır! Kimse o sanal kapıda beklemek istemez.
Ek Bir Bakış Açısı: Hızlandırmak İçin Başka Neler Yapabiliriz? (Smush.it Yetti mi Sanıyordun?)
Tamam, görselleri hallettik, PageSpeed'in ne olduğunu anladık, **SEO** için neden önemli olduğunu ve özellikle **Shopify** gibi para getiren platformlarda hayati olduğunu kavradık. Ama iş sadece resim küçültmekle bitmiyor tabii ki. Site hızını etkileyen başka can sıkıcı şeyler de var.
Mesela önbellekleme (caching) denen bir şey var. Düşünsene, bir misafirliğe gittin, ev sahibi sana çay getirdi. Sonra tekrar istedin, ev sahibi 'Dur ben bir demliği tekrar yıkayıp suyu yeniden ısıtayım' der mi? Demez herhalde, demlikteki hazır çaydan verir, değil mi? İşte önbellekleme de tam olarak bu. Bir ziyaretçi sitene geldiğinde, tarayıcı sitenin bazı dosyalarını bilgisayarına kaydeder. Aynı kişi bir daha geldiğinde, sitenin o kısımlarını internetten tekrar indirmek yerine kendi bilgisayarındaki kopyayı kullanır. Hop, site çok daha hızlı açılır! Özellikle sürekli güncellenmeyen içerikler için harika bir şey bu. İyi bir önbellekleme eklentisi veya sunucu ayarı siteni uçurur.
Bir de küçültme (minification) denen olay var. Senin sitenin kodları var ya, HTML, CSS, JavaScript falan... İşte bunların içinde bazen boşluklar, yorum satırları, gereksiz karakterler olur. Kod sıkıştırma (minification) araçları bunları temizler. Sanki bir metin dosyasındaki gereksiz boşlukları silmek gibi. Kod boyutu küçülünce tarayıcı daha hızlı okur ve işler. Ufak bir dokunuş ama etkisi büyük olabilir.
Sunucunun kendisi de önemli tabii. Ne kadar iyi bir hosting kullanıyorsan, sitenin temel hızı o kadar iyi olur. Çok ucuza kaçıp paylaşımlı, yüzlerce sitenin tıkıştığı bir sunucuda barınıyorsan, siten hızlı olsa bile sunucunun yoğunluğundan yavaşlayabilir. Bu da 'Ev alma komşu al, site barındıracaksan sunucu al' gibi bir şey herhalde.
Bir de çok fazla harici kaynak kullanmak siteyi yavaşlatabilir. Mesela tonla farklı font yüklemek, sürüyle izleme kodu eklemek, her yerden script çekmek... Her biri sitenin açılması için beklenen ayrı bir dosyadır. Gerekiyorsa kullanın ama gereksiz yere siteyi şişirmeyin.
Yani işin özü şu: Hız optimizasyonu tek bir sihirli değnekle olmuyor. Birden fazla alana dokunmak gerekiyor. Görseller, önbellekleme, kodlar, sunucu... Hepsi birleşince siten gerçekten nefes alır ve hızlanır. Ve evet, bu çaba **SEO**'na direkt etki eder, unutma!
Sonuç: Öne Çıkan Çıkarımlar
Abi kısaca: Site hızın kötüyse, kimse sitende durmaz. Durmazsa **SEO**'n düşer. Google amca (bkz. **PageSpeed**) sana kızar. Özellikle de para kazanmaya çalıştığın bir Shopify mağazan varsa, o yavaşlık direkt cüzdanından çalar. En büyük günahlardan biri devasa görsellerdir, acilen Smush.it gibi araçlarla onları küçült. Bunun yanında önbellek kullan, kodlarını sıkıştır, iyi bir sunucun olsun. Yani tembellik yapma, siteni hızlandır!
Yapılacak işler belli, bahanen yok. Artık sitenin açılmasını beklerken kahve yapıp içemeyeceksin belki, ama olsun. Daha çok ziyaretçin olur, Google seni sever, belki daha çok kazanırsın (Shopify'cılar özellikle kulak versin).